14 Ağustos 2010 Cumartesi

Haftasonunu evde geçirmek

Uzun bir aradan sonra bu yıl ilk defa yazı İstanbul'da geçirmekteyim. Bunun ne kadar yanlış bir karar olduğunu yaşayarak öğreniyorum. Yazları kazılarda geçirdiğim için, İstanbul'un sıcağını hiç yaşamazdım. Kazılarda da ise, "şimdi İstanbul'da olmak vardı, Starbucksta white mocha içmek, İstiklalde bir tur atmak, Asmalımescitte fesleğenli bir çay yudumlamak, alkıma gidip yeni çıkan kitapları incelemek vb" gibi hayallerim vardı. Fakart tek unuttuğum bunaltıcı sıcakların olmasıydı. Bu yaz bunların sadece birkaçını yapabildim. Çünkü bunaltıcı sıcaktan dolayı canım dışarı bile çıkmak istemedi. Bende evdeyken film izledim ve bol bol kitap okudum ve bu aktivitelerime devam etmekteyim. Bu aralar çok ağır kitaplar okudum, bunun dışında mesleki kitaplarıma göz attım. Biraz bunaldım. Her zamanki gibi kafamın dağılması için tek çözüm olan chic-lit tarzı bir kitap okumaktı. Bunun için iki adres var. Sophie Kinsella ve Marian Keyes. İkisinide çok seviyorum. Hem eğlenceli, hem son trendleri kitaplarında yakalamanız mümkün. Bende bu haftasonu evde boş boş oturunca uzun zamandır okumak istediğim Marian Keyes kitabını okumaya başladım. Kitap hem eğlenceli hem de biraz yürek burkucu, ama yine de iyi gidiyor. Kitap biter bitmez yorumlarımı yazacağım.

Sıcaklarla başa etmenin yollarını ararken birkaç öneri verebilirim. Limonlu naneli soğuk su için, hem ferahlatıyor ve hemde sağlıklı. Soda içmeyi sakın unutmayın. :) İyi tatiller.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder